Skip links

Adaletli Sürdürülebilirlik

Erdem Şen

CemenTürk Uluslararası Sürdürülebilir Çimento & Klinker Üretim Teknolojileri Semineri’nde (CUSCIT’23) üçüncü oturu- mu 23 Kasım 2023 tarihinde gerçekleştirildi ve “Adaletli Sürdürülebilirlik” teması ile yapıldı. Oturumun moderatörlüğünü Erdem Şen yaptı ve konuşmacı olarak KPMG Hollanda Kurucu Ortağı Charbel Moussa, Kümaş Manyezit Ar-Ge Müdürü Nuri Sarıoğlu, Sintek Lojistik CEO’su Oğuz Büte ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Yıldırım katılım gösterdi.

 

Charbel Moussa
Ortak Dekarbonizasyon ve İklim Riski Hizmetleri, KPMG

Oturumdaki ilk konuşmayı KPMG Hollanda Kurucu Ortağı Charbel Moussa, “Çimento Sektörü için Sera Gazı Azaltım Hedefi: Fırsatlar ve SBTi Fizibilitesi” başlıklı sunumu ile yaptı. SBTi’nin, net sıfır dünyaya geçişi destekleyen, iklim bilimine dayalı sera gazı emisyon azaltım hedeflerine yönelik bir standart olduğunu söyleyen Moussa, SBTi şirketlerinin emsallerine kıyasla daha yüksek oranda fazla indirim sağladığını ve her kurumu hedeflerini hesaplamak ve ulaşmak için sağlanan araçlar ve metodolojiler konusunda desteklediğini ifade etti. SBTi’nin çimento şirketlerine başarıya giden gerçekçi bir yol sunduğunu vurgulayan Moussa, çimento endüstrisinde Kapsam 3’ün çoğu durumda toplam emisyonların %40’ından azını temsil ettiğinden, SBTi’nin genel bir Kapsam 3 yakın vadeli hedef gerektirmediği açıkladı. Ancak uzun vadeli bir hedef için Kapsam 3 emisyonlarının %90’ının dahil edilmesi gerekliliğinden bahseden Moussa, beton emisyonlarının emisyon profillerinin %5’inden fazlasını oluşturduğu şirketlerin, emisyon profillerinin bu kısmı için Sektörler Arası Yolu kullanması gerektiğini açıkladı. Çimento değer zincirindeki sera gazı emisyonları büyük ölçüde fırınlar ve kalsinasyon gibi süreçlerden kaynaklandığını anlatan Moussa, enerji emisyonu ve yakıt tedarikinin büyük ölçüde enerji sağlayıcılarının üretim araçlarına ve yeşil enerjinin mevcudiyetine bağlı olduğunu vurguladı: “Hammadde değirmenleri madencilik, kırma ve taşımanın toplamından %15 daha fazla enerji tüketerek emisyonları artırıyor. Fırınlar ve ön ısıtma/ön kalsinasyon, çimento üretiminde kullanılan enerjinin ~%80’ini tüketiyor. Kalsinasyon süreci, üretimden kaynaklanan CO2 emisyonlarının %50’sinden sorumludur ve bu süreçlere güç sağlamak için kullanılan fosil yakıtlar, CO2 emisyonlarının %35’inden sorumlu. Yük taşıtlarının emisyonu büyük ölçüde türüne, üretim sahasının dağıtım merkezine yakınlığına ve müşteriye olan mesafeye bağlı.”

 

Nuri Sarıoğlu
Ar-Ge Müdürü R&D Manager, Kümaş Manyezit

Oturumda ikinci konuşmayı “Döner Fırınlarda Enerji Tasarrufu Sağlayan Düşük Isı İletkenliğine Sahip MgO-MgAl2O4 Refrakterler” sunumuyla Kümaş Manyezit Ar-Ge Müdürü Nuri Sarıoğlu yaptı. MgO-Spinel Refrakterlerin yüksek esneklik/elastisite, yüksek termal şok dayanımı, yüksek refrakterlik ve fonksiyonlanabilir mikro yapı gibi avantajlar sunduğunu belirten Sarıoğlu, klinker üretiminde tasarruf için termal verimlilik, atık yakıtlardan tasarruf (alternatif yakıtlar), karbondan arındırılmış hammadde kullanımı ve yakıt olarak hidrojen kullanımı gibi gerekliliklerin olduğunu açıkladı: “Optimize edilmiş tuğla tasarımının refrakterlik üzerinde olumsuz bir etkisi yoktur ve gözeneklilik derecesini kontrol etme ve böylece ilgili özellikleri değiştirme olanağı sağlar. Mikron altı boyuttaki gözeneklilik düşük geçirgenliğin yanı sıra soğuk kırılma mukavemetinden de ödün verilmemesini sağlar. Refrakter tuğlanın termal iletkenliğinin, porozite oluşumu nedeniyle ile 1000 C’de %25 oranında azalması sağlanmıştır. Isı iletkenliğindeki azalma klinker üretiminde 0 8 kcal /kg klinker enerji tasarrufu sağlamıştır. Düşük iletkenlikli tuğlanın tek katmanlı astarı fırın kabuğu sıcaklığını geleneksel çift katmanlı astardan bile daha fazla düşürmüştür. Refrakter astarın ağırlığı 10 azaltmıştır. Bu da fırın halkasının ömrünü uzatır ve fırını döndürmek için elektrik tüketimini azaltmıştır. Geliştirilen enerji tasarruflu tuğlalar beyaz çimento üretiminde kendini kanıtlamıştır. Geleneksel döner fırınlarda saha testleri halen devam etmektedir.”

Sürdürülebilirlik sadece çevreye duyarlı pratikleri içermekle kalmayıp, aynı zamanda toplumsal adaleti de içermesi gereken bir kavramdır. “Adaletli Sürdürübilirlik” bu bağlamda ortaya çıkar, çünkü bir sürdürülebilir gelecek ancak eşitlik temelinde inşa edilebilir. Bu perspektif, çevresel ve sosyal sorumlulukları bir araya getirerek, herkesin yaşam kalitesini artırmayı hedefler. Adaletli Sürdürülebilirlik konusundaki güncel gelişmeler CUSCIT’23’te konuşuldu.

 

Oğuz Büte CEO
Sintek Lojistik

Oturumda sahneye çıkan Sintek Lojistik CEO’su Oğuz Büte ise “Çimento Sektöründe Lojistik ve Sürdürülebilirlik Çalışmaları” sunumunda güncel sektörel çalışmalara dair bilgiler sundu. Taşıma, depolama, paketleme gibi süreçlerin her birinin doğal kaynakların tükenmesine, enerji sarfiyatına ve karbon emisyonuna neden olduğunu söyleyen Büte, ancak, bu etkileri en aza indirerek ve daha yeşil çözümler kullanarak lojistik sektörünün sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunabileceğini aktardı: “Bunun sunumun ilerleyen kısımlarında kısaca nasıl yapılacağını anlatmaya çalışacağız. Bu noktada, yenilikçi teknolojilerin ve akıllı lojistik çözümlerinin rolü büyük. Elektrikli taşıma araçları, akıllı depo yönetimi sistemleri ve verimli rotalama algoritmaları gibi teknolojik gelişmeler, lojistik süreçlerin daha sürdürülebilir hale gelmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, taşıma ağlarının daha etkili bir şekilde kullanılması ve çoklu taşıma yöntemlerinin teşvik edilmesi gibi stratejiler de sürdürülebilirliği destekleyebilir.”

2019’da ilk kazık döşendiğinden beri, Çin’in ıssız bir kumsaldan Tianjin Limanı’nın akıllı sıfır karbon terminalini inşa etmesinin yalnızca 33 ay sürdüğünü, tek köprünün işletme verimliliğinin yüzde 40’tan fazla arttığını ve personel tahsisinin geleneksel terminale göre yüzde 60 azaltıldığını söyleyen Büte, Shangai Yangshan Derin Su Limanı’nın dördüncü aşamasında, ekipmanın uzaktan kumanda mesafesinin 100 km’yi aştığının bilindiğini söyledi:” Shandong Eyaleti’ne bağlı Qingdao’daki otomatik liman terminalinde, 16 otomatik köprü vinci ve 76 otomatik palet vinci sorunsuz çalışıyor ve 83 otomatik kılavuzlu araç ileri geri gidip geliyor. Bunlar, son yıllarda Çin’de akıllı terminallerin inşasında elde edilen son başarılar olmakla kalmayıp, dünya üzerindeki diğer limanlara da maliyetlerini azaltmak için bu alana yatırım yapmaları gerekliliğini vurgulamaktadır.”

 

Prof. Dr. Hasan Yıldırım

Oturumda son olarak söz alan İTÜ’den Prof. Dr. Hasan Yıldırım ise “Dürabilite Açısından Çimento ve Puzzolanlar” başlıklı bir sunum yaptı. Betonda dürabilite etkilerinin 3 kategoride sınıflandırılabileceğini söyleyen Yıldırım, bunların fiziksel etkiler (Donma, çözünme, yangın, aşınma), kimyasal etkiler (Sülfat etkisi, alkali silika reaksiyonu, klor etkisi, karbonatlaşma asit etkisi) ve fiziko-kimyasal etkiler (Donatı korozyonu) olduğunu açıkladı. Yıldırım, Thomas E. Stanton ilk beton kanseri, 1930’lu yıllarda California’daki yapılarda görülen beton çatlaklarına, Portland çimentosunda bulunan alkaliler ile silisli agregalar arasındaki reaksiyonun neden olduğunu gösterdiğini vurguladı.

Deniz yapılarındaki durabiltenin korozyon etkisi, klor etkisi, sülfat etkisi ve çimentoda C3A içeriğine bağlı olduğunu söyleyen Yıldırım, reaksiyonlara karşı alınabilecek önlemler konusunda bilgiler verdi.

 

Leave a comment